Kaz Dag'ında tam bu mevsim, Olmuş olan zeytinleri sırık ile dallarından ayırma...Köylüler ile ısınırken..
Monday, December 19, 2005
Friday, December 09, 2005
Tuesday, September 20, 2005
Wednesday, September 14, 2005
Monday, September 05, 2005
Wednesday, August 24, 2005
Friday, August 19, 2005
Wednesday, August 17, 2005
Wednesday, August 10, 2005
Balık hafızası
Lüfer: "Bizim hafızamız kaç saniyeymiş biliyor musun, dün öğrendim?"
Levrek: Kaç saniye?
Lüfer: Ne saniyesi?
Tuesday, August 09, 2005
Özlüyorum seni
kimseyi özlemediğim kadar
dizlerim halı yanığı
çoraplarım kum dolmuş
tellerde itiş kakış
özlüyorum seni
bir gün elbet döneceğim
Get ready
to blow your heart out
OpenFascination Streetalt.endThe BloodThe End of the WorldThe Baby ScreamsLullabyNever EnoughMPlay For TodayAt Night, Signal To NoisePushJust Like HeavenA Letter To EliseShake Dog ShakeUs Or ThemFrom the Edge of the Deep Green SeaDisintegrationOne Hundred YearsEndBis olarak çalınan parçalar:Friday I'm In LoveBoys Don't Cry. (İspanya playlist 05/08/05)
Monday, August 08, 2005
İkiteker üzerinde İstanbul’u yaşamak
Kafayi kullan
Scooter kullan
Bant dergisi (Ağustos) yazım'dan...
..."Tophane’den Cihangir’e veya Galatasaray’a çıkarken kaldırımda oturan ciğercilerin meraklı bakışlarını, “artık o devir bitti benim çocukluğumda vardı” dediğiniz sokak arası futbolun, evlerin kapılarının kale yapıldığı, Galata Kulesi’nin neredeyse her ara sokağında dizlerinin asfaltta şiştiği çocukları, Pierre Loti’nin köşesinde Fatih’ten gelmiş “acaba benden alır mı?” diyen meraklı gözlerle size baktığı kolye satan ufak kızları, Arnavutköy-Bebek hattında birbirine karışmış gibi duran onlarca oltanın yanından geçerken sizinle aynı seviyede uçan martıları; Hisarüstü’nün araba giremez sokaklarında erguvanların burnunuzda patlamasını, Balat’ta camlarının önlerine dizdikleri dört beş saksıyı manzaraları yapan kadınların meraklı bakışlarını, Ortaköy meydanının sabah ıslak bir şekilde kurumayı ve çaylarını içmeye gelecek olanları beklemesini, Fatih’in İtfaye semtinde yerlerde satılan veya ağaçlara asılmış paçaları, kelleri, Sultanahmet’in aralarında sıcaktan kendilerini halıların üzerinde uyumaya bırakmış hammalları görebilir, hissedebilirsiniz. Bu şehirin sahip olduğu belki de en güzel boğaz görüntüsüne tanık olduğum Sultan II. Ahmed zamanından kalma Cihangir Camii’sinin bahçesini gene scooter’ımın üzerinde keşfettim. Aynı, Balat’da bulunan Surp Hiresdagabed Ermeni Kilisesi’nde yaşadığım Fesleğen Günü’nü keşfettiğim, ya da kafamı kaldırıp defalarca ortasında döndüğüm Galata’daki Doğan Apartmanı gibi.
Friday, August 05, 2005
Sattım işte kendimi
sen yıllarca karşı gel, sonra , bir çırpıda, Barcelona sokaklarında, taktık işte , sormayın!
Pek de rahatmış! Bugün parmak arası, yarın?
Yer sarı gök kırmızı
Yalan yok , dolan yok. Tek ses tek yürek. Taraftar futbolcular yönetim, herşey herkes GS için....Böyle büyüdük böyle yaşadık. ...şimdi... CANAYDIN ISTIFA !