Beni bu tip şeyleri yazarken “nasıl böyle birşey yaşayabilirdik”lerden öte heyecanlandıran ilerde ne yazacaklarımı nelerin değişeceklerini tahmin edememek... Melankolik bi insanım ama nostaljik hiç değil; aksine, nostaljide yaşayanları, yazanları, zamanımızdabunlarvardıları okumaktan çok sıkılırım. Ama tüm geçmişimi, aile eğlencelerimizi, sokakları ve yaşamların içinde bu sıradan gibi gözüken ama endişeli olan olayların hoşuma giden yanıda şimdi rastlanamayan, o zamanların masumiyeti...
Benim teyzem olmadı, gerçi baba tarafı da hiç olmadı teyzem annemin teyzesi, halam annemin halasıydı. İşte Aliş Teyzem, sanki ailenin akrabaların içinde sihirli olan teyzeydi. Ne zaman hastalık zamanı gelse, Aliş Teyze çağrılır, onun elinde sıcak bir ıhlamur, ya da göbeğe konan sıcak havlular istenirdi. İyi de gelirdi...Hatta ve hatta zor sınavlar evveli sırf sırtımı sıvazlasın diye sabahları ona uğranır, sırt dönülür, o sihirli eli sırtta dolaşır ve sınavlar o zaman hep iyi geçerdi....
Ve hastalığın ateşten yatağa düşürdüğü, 39-40ları zorladığı, annemin panikten düşüp bayılacak gibi olduğu günlerde vardı. Doktor gelir (ki bu doktor topuktan kulağa neresi ağrısa hep o gelir) göğüs sırt dinlenir ve ilaçlar yazılırdı. İşte bu ilaçların arasında şimdi akıl sır erdiremediğim, o yaşta adını duyduğum zaman köşe bucak kaçtığım ve yaşıtlarımın hepsinin bir kere olsun tadına vardığına inandığım bir ilaç vardı.
FİTİL!
Kaçardım ateşler içersinde evin içinde. Hemen teyze çağrılır, o elinde fitil, “gel oğlum, gel yavrum, merak etme hiç hissetmeyeceksin” diye peşimden koştururdu.
Sonuçta hepimiz çocuktuk ve hepimiz yakalanırdık.
Yüzüstü yatar, annem donumu indirir fitil kaygan kağıdından çıkmış bir şekilde teyzemin elinde kıçıma doğru yaklaşırken “kasma oğlum kasma canım” seslerini duyardım. Hatta bazı seferlerinde teyzem arkada itina ile fitili sokmaya çalışırken annem yatağın önünde artık karpuz kavun ne varsa yedirmeye çalışırdı. Teyzem her ne kadar itina ile yaparsa yapsın, fitilin ilk 4-5 saniyesi olağanüstü kötü bir his uyandırır, kasar fitili geri çıkartır, teyzem dur dur evladım yapma kasma diye gene müdahale ederdi...
Dün “Abi sistemin bittiği herşeyin dışarı atıldığı bir yere niye ilaç sokarsın ki?” diyen dost da, bir hayli çekmişti, belliydi....
Sırta kapanan kavanozlar, kulağa sokulan ve yakılan kağıtlar, kollarımızda para büyüklüğündeki çiçek iğnesi izleri, dişe bastırılan rakılı pamuklar....Ve hiçbir ağrıya yaramayan avuç avuç yutulmuş Asprin ve Gribin...