Yerde sağ tarafta, dünyanınensakin kızının adı Belma. Dalma evveli suyun dibinde bizi neyin beklediğini hangi kayayı dönünce hangi amforayı, kaç metre ilerledikten sonra gemi batığına yaklaşacağımızı, ne tarafa gidesek akıntının hızlanacağını, büyük balıkların köşelerini, küçük balıkların heryerdeliğini, yerde, müthiş sakinliği ile (sanki bi kaç metre aşağısı işte benim edası) anlatıyor.
Suyun altındaki değil de üstündeki hayat esas böyle anlatılabilse ve olsa! Şu telefonu açarsan seni şöyle bi akıntı bekler, oraya gidersen böyle büyük bir balık sana saldırır, o emaili atarsan yedi email daha birden gelir, ona kızarsan onu kaybedersin, onlara uğrarsan çok içersin ve sabaha kalkamazsın, o toplantıya gidersen proje senindir ama diğerine hiç kendini yorma boşuna, o sokağa saparsan harika bir cafe göreceksin harika bir kadına da orada aşık olacaksın, cep telefonunu kaybedersen hayatında hiçbirşey değişmeyecek, bugün kask takmazsan ölmeyeceksin, ama yarın Boğaz’a girersen hastalanacaksın...
Suyun altı güzel ve sakin ve çekici, suyun üstü ne bok olduğu belli değil.
Ha bu arada, bu dalışta ilk defa bir Caretta ve Orfoz ile yüzdüm, Belma onlardan bahsetmemişti ama :)