tam 10 sene sonra bindim ve tam 10 sene sonra ne trenlerin ne de bu (trenin durak tabelası bi şekil ekleyemiyorum sayfaya :( )tabelanın değişmemiş olması müthiş hoşuma gitti.
Dedem…Okuldan alır, Karaköy’den biner Haydarpaşa’da iner bi türlü saatinde kalkmaz treni (bugün bile) beklerdik. Trenin uyku getiren tıngırtısı meydan okuyan dedemin, gözlerimi açıp büyük heyecanla kulak verdiğim hikayelerini, geçmişi 30′ları 40′ları dinler bu yolculukların hiç bitmemesini isterdim…
Feneryolu’nun faytonlarını, Erenköy’ün köşklerini, Süreyyaplajı’nda nasıl denize girdiğini, Bostancı’dan öteye kurt indiğini dinler yol alırdık. Yazları, bu “neşeyolculuğu” neredeyse 2 ye katlanır, yazlığa giderken taa Çayırova/Bayramoğlu’na kadar dedemin kucağında hayata bakardım. Cevizli’den sonra anlatacak fazla birşeyi olmasa da Tuzla Tersane’sinin ve o büyük gemilerin seslendirttiği “Dede baak!” lar…
Bugünse yolculuk Erenköy’de son buldu. Değişmiş sokakların arasında hala bir iki köşke de gülerek, babaya doğru yürüdüm.