Sunday, May 23, 2010




Bugün Vespam ile Beşiktaş'tan denize atladım. Çok uzun bir yol gidip çok uzun sular geçip hep gördüğüm ama bir türlü gidemediğim kıyıya vardırm. Beyaz saçlı beyaz şapkalı ve kısa yırtık shortuyla mavi kayığı zımparalayan adam beni karşıladı. Çok uzun biryoldan geldiğimi anlamış bir şekilde hemen bir sandalye getirdi. Etiketsiz bir şişe cam bir bardak güneş batmaya yakın oturduk konuşmaya başladık.

Tekneyi maviye boyuyor kenarlarını beyaz en arkada ismi teknenin gene beyaz küçük harflerle "está lloviendo" yazıyordu, teknenin ortası parampaça dikkatli bakınca hatta içinde kumdan cosçuş çıkmış otları görebiliyorudum.

- Ne demek está lloviendo?
- Yağmur yağıyor demek
- Ama burada yağmur yağar mı ki hep güneşli burası
- Yağmasın yağmasına gerek yok teknemi kullanırken yağmura doğru yol alır ben, o gelmese de ben ona giderim
- Ama teknen paramparça baksana içine nasıl yol alırsın ki bunla?
- Yol almam önemli değil gözlerimi kapatınca da dalgaların üstündeyim
- Peki paramparça teknen hala niye boyuyorsun ki madem biryere gidemeyeceksin madem gözlerini kapatınca istediğin yere gidiyorsun o zaman bunca uğraş niye
- Hayal etmen yetmez hayallerini parlatacaksın ki sana gelsinler, yoksa terkederler, tek başına kalırsın, hayal edecek hiçbirşeyin kalmaz.