Geçen hafta aldığım Johnnie Walker'ı yarılıyoruz. Ertan sigara diye tutturuyor. Para yok parayı bırak 1 kuruş yok. Sokakta Yufka'ya giriyorum. Ohh abi naber ton balıklı mı gene - abi sen bana iki sigara ver yeter. Ertan'ı kurtarıyorum.
Soyunuyorum, donum kıçımdan düşüyor, suratım bin parçaya bölünmüş, boynumdan salona düşüyor. Gene daha ne konuşalım bakışları. Ah be orhan şu halime bir bak ve sus ve sus!
Ah be Ertan şu içime bak ve nasıl sus!
Yataktan kalkıyor. Radio Eksen...Chris İsaac Blue Motel ama farklı bir versiyonu, şarkı devam ederken kız acı içersinde çığlıklar koparıyor.
- Ara Oraaan araaa
- OK
- Alo Radyo Eksen
- Evet
- Bu hangi versiyon bu çığlıklı olan
- Arkadaş dat yayın da ben bilemiyorum ben spor servisindenim
bulamıyoruz.
Elimde yarım bardak viski kıçımda don düşmüş sikim dışarda götüm tabak dans ediyorum ertan anırıyor.
- Otur
- He
- Otur bak sana ne yapacağım
Mavi bir çarşafı bodrum katının ara oda boşluğuna asmış toz moz girmesin diye.
Işığı arkadan açtı gölge oyunu bak bu gölge oyunu bu hepimizin biz olmayan bizlerin gölge oyunu (bağırıyor hayvan gibi) elinde değneği havaya kaldırıyor bir kahkaha bir tarrrrrrrr tarrrrrrrr alın alın tarrrrr tarrrr
"insan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman
Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini
Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi
Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi
Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an
Mutlu aşk yoktur
Hayatı bu, silahsız askerlere benzer
Bir başka kader için giyinip kuşanan
Ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan
Onlar ki akşamları aylak kararsız insan
Söyle bunları hayatım ve bunca gözyaşı yeter
Mutlu aşk yoktur"
perdenin arkasından çıkıyor acı içinde yatağa atıyor kendini içerde 6 yumurta pişiyor cam açık iki çingenenin camlardan para isteyen iki çingenenin bacakları ve akordeyon sesliri sokaklaği inletiyor.
O acı seslerden bile aşağıdayız. Bir yudum daha. Bir yudum daha. Donumu yukarı çekiyorum.
Yanına oturuyorum.
Daha kötüsü olmayacak sana.
Daha kötüsü olmayacak bana. (mAx - Landscape with a figure)
Sessiz ve içerden ve ince ince 2003 temmuzun'dan beri hong kong hariç her ama her gece gün öğlen konuştum ertan'ımla. 7 sene belki 5000 kere. Saniyeler yil olmuş içimi kaplamış her geçen sene sanki acısı daha da bana işler gibi.
"Gitme" dedim bir sabah. Benden erken gitme, konuşamamaya kul etme beni sessizliğe kör etme dedim. Güldü. Şu halime bak be oranım koca benden ne kaldı ki gitmesin...
orda johnnie walker, şimdi evde talisker
"Vakit çok geç artık hayatı öğrenmeye
Yüreklerimiz birlikte ağlasın sabaha dek
En küçük şarkı için nice mutsuzluk gerek
Bir ürperişi nice pişmanlıkla ödemek
Nice hıçkırık gerek bir gitar ezgisine
Mutlu aşk yoktur"
atletle yürüdüm bu mayıs pazarı
öylesine yürüdüm sağ bacağım sarılı
öylesine yürüdüm yokuş aşağı
kocaman bir adam
kocaman gözleriyle bana baktı
kocaman elleriyle yanaklarımı avuçladı
susmalısın artık
beynin susmalı
bunlar susmalı
sen susmalısın
vespa'na atlamalısın
sen susmalısın
en son sen ağlamalısın
(on the nature of daylight - max)
sebze pişirdi iki çikolata yedi son yudumu çektim
çektim gittim.