Thursday, May 29, 2008

....

Yarın bir sene olmuşken gidip gitmeme veya gidememenin korkusu içersinde ve bu sabah aynı şarkıyı çalarak aynı değil ! daha dehşet bir özlem ile yazabilmeyi sürüdürüyorum.

Ortaca'dan yol alıp giderken gördüğüm birşeyi hemen arayıp söyleyim diye elimin telefona sıçradığı gibi çoğu gün çoğu sabah çoğu akşam sanki hala varmış sanki hala yanımdaymış gibi anlık boşluklara düşüyorum.

Sessiz ve derin çok ağlıyorum. Şu an şu saniye olduğu gibi inanılmaz bir iç haykırması ile dudaklarım kapalı sanki açsam çığlık kopacak gibi çok ağlıyorum orada burada.

Geçiştirmelerin kralı oldum. Geçiştirebilmelerin müptelası oldum.

Belki yarın sabah belki pazar belki akşam belki güneş batarken gideceğim.

Belki bu sefer kasedi de dinleyip gideceğim.

Kendime işkence için değil, onu son gördüğümden beri sadece bir kez gitmiş olduğumdan değil.

Bu kadar sevmenin bu kadar sevebilmenin bu kadar özleyebilmenin bu kadar sürebilmenin gücünün kaynağını hep düşündüğümde "saflık" karşıma çıkıyor.

Güzelliklerinin sevgilerinin kokularının dokunuşlarının, önce dedemin sonra ananemin sonra ikisinin beraber belki de son kez tattığım bu SAF ilişkinin ruhumda bıraktığı izden kaynaklanıyor.

Sadece konuşur güler ve eğlenirdik. Saf. Oldukça saf.

Hiding, fading Hiding, fading Hiding, fading Hiding, fadingHiding, fading Hiding, fading Hiding, fading Hiding, fading Hiding, fading Hiding, fading Hiding, fading