Tuesday, January 30, 2007

Collection

of the memories in my closet

putting on at nights
putting off in the mornings

and sleepless in dreams


girlonawall @HK oct 06

Monday, January 22, 2007

Kaçan uykular diyarı

Dün akşam ve esasında her pazar akşamı nedense uykum kaçıyor, u-yu-ya-mı-yo-rum!

Uyku gelir ve uyurum, uyuyamayınca düşünürüm, sıcak basar, kalkarım, su içerim, tv açarım, camdan dışarı bakar, sarı sokak lambalarını takip ederim. 6 senedir Arnavutköy'e bakar dururum, babamı ben hayal ederim.

Dün de aynı senaryolar birbirini takip etti. Sonra kaçan uykuyları düşündüm. Acaba nereye kaçıyorlar, acaba nerede toplaşıyorlar. Toplaştıkları yerde rüyalı rüyasız diye gruplara ayrılıyorlar mı ? Neden kaçıyorlar? Amaçları beni mi rahatsız etmek, uyutmamak, yoksa kendileri mi istiyor, sıkılıyorlar mı bütün gece gelip girdikleri bedende...

Sızdım, sabah 6:30da uyandım. Gene uyudum gene uyandım gene uyudum gene uyandım, sonra gerisi aynı. Her sabah ev toplayıp kahve yapıp çıkıyorum.

Havaya bak! Bana bak! Sevimsiz,düz, sade ocak bitiyor. Kısa, hızlı Şubat geliyor...

Zaman hakkına tüm sorgularım devam ediyor...

Wednesday, January 10, 2007

Tattooed all I see...

Ooh, and all I taught her was everything

Ooh, I know she gave me all that she wore
And now my bitter hands chafe beneath the clouds
Of what was everything.
Oh, the pictures have all been washed in black, tattooed everything... P.J - Black
seconds before getting tattooed and the start....
10/1/07

Tuesday, January 02, 2007

Boşluğa denemeler

Confused & mind bruised
I run this morning
Sweating you out of my skin
Distance got grey
Under the tight clouds
My knees aching over
Heart-cuffed I lay
With a liquid analgesic
Dripping in my mouth
Drip by drip

2/1/7

B&W by Ian Scrivener

Monday, January 01, 2007

Love Will Tear Us Apart


Bu hafta sonu All the King’s Men’i seyrettim. Jude, Anthony, Kate ve Sean gibi kuvvetli bir kadroda bol metamorfoz dolu ağır ve hoşuma gitmeyen bir film. Yukarıdaki üçleme resimlerin hepsi ben. Soldan sağa sıralanıyorum zamanlama olarak. En soldaki tshirtümün üzerinde Joy Division’dan Love Will Tear Us Apart single’ının kapağı var. Karşısında oturduğum binanın içinden, sanat tarihi dersinden, bol yağmurlu bir havada zamanın içinde en ufak bir önemi kalmamış ve değersiz kız arkadaştan ayrılmış eve dönüyordum. Omuzlarıma düşen ıslanmış saçlarımın ağzıma burnuma girmesi, içimdeki şiddet ve kızgınlık beni berbere soktu. Kesin dedim kestiler, boyayın dedim (ortadaki resim) boyadılar. Ordan çıkıp 2. deliğimi de kulağa çaktırdım. Fotoğraflar çekildi ve bir şekilde bir mektup zarfının içinde Erenköy’e postalandı. Annem heyecanla mektubun geldi oğlum diye aradığında, mektubu telefonda açtığında, ağlamaya başladığında, babam fonda “biz amerikaya ibneee mi olmaya yolladık bunu” diye haykırdığında, abim italyadan devreye girip “bir saatlik boya o, geçici şampuan” diye kandırdığında, sonra dönüp bana bağırdığında.... o gece, bir hayli huzursuz uyudum. Sabah kalktım, aynaya baktım, dönmeme 3 hafta kala bu iş ne olacak deyip, saçlarımı kazıdım.

Filmde, Jude Law insanın başına kötü, beklenmedik, şok bir olay geldiğinde önce bocaladığını korktuğunu ne yapacağını bilemediğini ve işte o sırada saçmaladığını kendinden beklenmedikleri yaptığını ve olayı fazlasıyla irdelediğini ama daha sonra tüm detayları tüm çizgileri incelediğinden artık inceleyecek bir ayrıntı kalmadığını ve bütün resmi görebildiğini ve o noktada olayın şokundan çıktığını söylüyor. Belki de son resimde eşek gibi gülmem de benim tüm resmi görüp normale döndüğümün fotoğrafı. Olan bana değil güzel saçlarıma oldu... :) :(