Sunday, January 10, 2010

Pet Shop Boys çalıyor ve her çaldığında nasıl sevgiliyi özler gibi özlediğimi hissediyorum.

Love etc - (gui boratto mix) bu burada kalsın ki hiç kaybolmasın dönüp tekrar bulup tekrar dinleyip kendimi tekrar böyle iyi hissedim.

Bu şarkı ruhumdan kopan ilk parçanın, yani Ahmet'in bana verdiği mutluluğu hatırlattı. Murat Uncuoğlu'nun setine saat sabaha 4 de gider sislerin içinde kollarımızı açıp ağlardık.

Yağmur yağıyor.

Bugün keyfim yok.

Bugün pilates yaptım. Koşuları arttırmaya çalışırken (ve nasıl zorlanırken) sakatlık ile uğraşmayım diye başladığım pilates esasından herşeyden çok sırtıma iyi geliyor sanırım.

5K
6K
7K
8,5K

oldukça iyi bir merdiven olmasına karşı 8,5 K neredeyse 1 saat ile son bulurken bu şekil Runtalya'nın imkansızlığını gösterdi...ama şimdilik...

birşeyi çok istemeyeceksin. Çok isteyince olmuyor işte..Çok isteyince suratına patlıyor, yazmayacaksın, konuşmayacaksın , istemeyeceksin.

Fas yarı maratonu gitmek istediğim bir maraton. Gidip koşuda tanıştığım Fas'Lı biriyle bilmediğim bir ara sokakta sıcakta kahve içmek istiyorum.

-Bu kahve sensin
-Bu sokak sensin

diye saçma sapan konuşmalar geçecek hiçbir yere varmayan çıkarıp bana bi tespih verecek o tespih hayatımı değiştirecek.

Sunday, January 03, 2010

RTA


Road to Antalya diye bi karton yaptım kendime. Aylardır koşmayan vücudum eğer Antalya'ya gidecekse geçen seneyi geçmek zorunda.

Geçen sene Ocak ayı 11 kere koşmuşum, 89 km.

Hedef bu sene 100 .... kaldı 95.

Kırmızılar geçen sene.

Maviler inşallah dolacak taşacak.