Saturday, March 26, 2011



Gri kutu açıldı, fotoğraflara tek tek bakıldı, tek tek tekrar bakıldı, kimisiyle konuşuldu kimisi hızlı parmak hareketleriyle kapatılıp kutuya fırlatıldı , iki üç tanesi çöpe bile atıldı.

Arka koltuk çocuğuydum , arabanın arka sağ koltuğunda oturan, sağımda solumda oyuncaklarımla ufak bir otel yaratan arka koltuk çocuğuydum. Babamamın arkasında hep abim oturur, sanki o mevki: direksiyon mevkiinden sonra gelen en önemli mevki gibi - hep o oturur - ben mızmızlanmaz, öne geçmek istemez, arka sağ koltukta kendi dünyamda yol alırdım.

Çok net hatırladığım çok uzak yolculuklar var; oyuncaklara ilgiden çok, cama kafamı yaslayıp kendi kafamda kendi yolculuğumu tek başıma yaptığım düşünmekten hiç uyuyamadığım çok uzun yolculuklar var (belki de o uyuyamamalar yıllar sonra öğlen uyuyamamalarım gölgede uyuyamamalarım sıkıcı bir filmde uyuyamamalarım gibi binbir formda ve kıyafette yorgunluk olarak geri döndüler, dönüyorlar)

Bazen saniyelerce bizle pararalel uçan bir kuş seçer, bazen savruk bir taş gibi savrulan bir karga seçer bazen o bozkır yollarda tek başına duran bir ağaç seçer bazen yandaki arabanın tekerleğini seçer kendi yolculuğumda kendi istediklerimi yanıma alırdım.

Annemin torbadan çıkardığı soğuk salatalıklar, meysu'lar, bitmek tükenmek bilmeyen çiş molaları, yemek molaları, su molaları, aaaa şuranın güzelliğine bak molalarından nefret eder bir an evvel arabada kendi yolculuğuma dönmek ister, o çoook uzun gelen kısa Bayramoğlu yollarında sanki bir evvelki yolculuğumun durağıymış da konuşmuşuz tanışmışız da şimdi yanında öyle sessiz sedasız geçemem ile selamladığım tanıdık binalar, boş kamyon römorkları, bazen bir tepe bazen gene bir ağaç, hatta bazen gene bir evvelki yolculuktan kalma bir kuş, birbirimizle konuşur selam dururduk.

Babam hep nasıl iyi araba kullandığını hatırlatır annem devamlı yemekten bahseder, her 100 metrede bir babama yavaş ilhan bak kamyon bak tır bak hava bak bulut der babam anneme sinirlenir abim anneme güler ben kendi sessizliğimde arabama kimseyi almaz yoluma devam ederdim.

1996, o meşhur Chicago-Lafayette otobüs seyahati...55 dakika saçımı camdan ayırmamış karanlıkta yol arkadaşlarımı fazla seçemediğimden parlak yıldızı seçmiş ve evet tam 55 dakika kendisiyle konuşmuş, o bana çok mu çok meşhur o buz o soğuk o yalnız o perişan gecede o koltukta o yol boyunca gözümü ayırmamıştım.

Bu sabah gene koşarken bin ağaç içinde avuç içi kalabalık ile

Bugün gene Vespa'mın üzerinde koskocaman kalabalığa dalarken

Şimdi ofiste duvarları koltukları rafları yerleri bir dünyala kaplanmış odamda

gene o arka koltuk gibi esasında tek başımayım.

hep tek başımayım. en artık değilsin dediğim anlarda bile tek başımayım.

ve tek başıma kaldığımı anladığım an, içimi kaplayan korku, yalnızlık korkusu ile ara sıra karışsa da; en dikkatli bakıldığında tek başına duran bir harf gibi sakin ve sessiz bir duruş içersinde o korku , bir an ile birleştiğinde, o anı yok edip, benim saniye sessiz kalamayan beynimin günümün gecemin içinde siyah bir zeytin gibi herşeyin başladığı anı bana sunuyor.

Bazen alıyorum , bazen almak istesem de alamıyorum, vücudumun (hep şu ruhun vücud ile karıştırılması ne büyük haksızlık kendisine) evet vücudumun titremesi terlemesi kulaklarımın tıkanması yutkunamamam parçalamak istediğim tshirtlerim ve ah sevgili sol kol sol parmaklar var mısınız yokmusunuz uzuvlar, işte orada öyle şeffaf birbirine dolanmış misinaların tam ortasında o simsiyah zeytin gibi bana bakan o anı tutup çekmeme engel oluyor oluyorlar saldırıyorlar beynime dolanıyorlar, dayanamıyorum çıldıracak gibi beynim karışıyor aklım duruyor paralize, ampute, ne dersen de bir fetus gibi, lucid rüyalar gibi, tramplenden atlarken ki iç çekilmesi gibi düşen asansörün içindeki ben gibi....

toplamaya başlıyorum

herşeyi, heryeri çekmeceleri kağıtları silgi çöplerini kahve makinasını şişeleri bulaşıkları arabayı vespayı sağımda solumda herşeyi toplamaya başlıyorum

herşeyi topluyorum.

Herşeyi.

-----------------------------

"I'm done with the office
I'm done with the office
I'm done with the office
Hello, forest"

ursr