Sunday, October 31, 2010



"Ahh.../derin denizlerdeki/kayıp denizciler/ne kadar hür olduklarını/bir bilseler..."

Dedem Hakkında Bir Yazı

Dayımla ilk konuşmalar içinde en korkakarak soracağım soruyu sormadan evvel bilmediğim şeyler anlatmasını istemiştim.

Dedem çok zor yaşamış.

Gümrük işinde çalışmış.

Sepet işinde çalışmış (Hatırlarım gözlerimin önünde nasıl bir sepeti ustaca katladığını yarattığını, yüksek kaldırımdan plakaları alır elleriyle sepeti işlerdi. Paşabahçe'de satılırdı). Bir ara taaa bafa gölünden kerevit getirtir Paris'e satarmış.

Yakasını hiç bağlayamamış doğru dürüst. Dayım 7 annem 12 yaşındayken eminönünden sağdan soldan kullanılmış kiloluk yağ tenekelerini toplar satarmış!

Sonra bir hayaller peşinde Çerkez Şarküteri'yi Akif ile kurmuşlar işler iyi gidince de Akif dedemi satmış.

Dedem. Ananemin şeker hastalığını duyunca yıkılmış.

Nezoş, aldırış etmez dedemden gizli gizli battaniye altında supangele götürür her seferinde dedeme yakalanırmış.

Dedem.

Kocaman adam kocaman elli kocaman burunlu beyaz saçlı limon saçlı canım dedem.

Gömleklerinin kokusu hiç geçmeyecek.

P.S: 4 ay evvel aldığım bu notları sonunda kaybolacak korkusuyla oh sonunda yazdım sevinciyle buraya yazarken, kendimin kaybolacağını hiç düşünmemiştim.

Thursday, October 28, 2010

sabah 06:00
cam önü
sabah 06:30 cam önü
sabah 07:00 cafe nero
genç daha sek süt kolisini açıyor
montum sırılsıklam
ellerim buz
vespam dimdik
cafe latte
bir mail yazmaya çalışıyorum
yazamıyorum
iki gazete okuyamıyorum
ıkıncı caffe latte
trafik artıyor
dışarıya çıkamıyorum
ofis
şuursuz
beşiktaş iskele
ayaklarım sırılsıklam
cenaze
50 şemsiye rengarenk
caminin kubbesine çıkıp aşağıya deklanşörü fırlatmak istiyorum
yapamıyorum
yağmur artıyor
imamı beklemeden sokaktayım
yürüyorum
ayaklarım sırılsıklam
vapur
iki bardak çay
bir halat
yüzüme kopmasın diye sırtımı dönüyorum
vespam orada beni bekliyor
ayaklarım sırılsıklam
donuyorum
ne zaman üşümeye kendimi bıraktım en son bilmiyorum
en son ne zaman koştum bilmiyorum
kasım şimdi
kasım şimdi burada hayatımın en korkak en titrek ayı
belki de en korkak ben ayın hiçbir suçu yok
yüzbin kere kendime söylerken suratıma çarpan yağmurdan korkma diye
hep gözler kımkısık
alın çatık
bi dur bi söylediğini düşün yok
gözler hep kımkısık
alın hep çatık

annemle 1 saat telefonda bugün
ben ağlıyorum o ağlıyor
sus allah aşkına be anne
hangi resiminde güldüğünü gördüm diyip
derken buz gibi kesilip cevabını bekliyorum
susuyor
sarılmak istiyorum
o orada ben burada

dolmuştayım
kafam cama yapışmış
minik bir kulaklıkta
ananın sesine tutunuyorum
sen mutlu ol hep
sen niye mutlu değildin be anam
susuyor
hayvan gibi ağlıyorum ama duymuyor
caminin önü iniyorum
10 kasım yakın
topu topu 4 kisi
ben sen o

sanki duymuş gibi dayım arıyor
konuşamıyorum
babam bodruma inmiş gene
kimbilirniye
abim cihanla
bi saniye susun

beni duyun

mumların sönerkenki kokusunu duyun !

koskocaman bir el var
tek doğruyu söyleyen

Monday, October 11, 2010


A blank, my lord. She never told her love,
But let concealment, like a worm i' the bud,
Feed on her damask cheek: she pined in thought,
And with a green and yellow melancholy
She sat like patience on a monument,
Smiling at grief. Was not this love indeed?
We men may say more, swear more: but indeed
Our shows are more than will; for still we prove
Much in our vows, but little in our love.

SCENE IV. DUKE ORSIN by viola

3 aylar




Ekim bitmek üzere
Korkunç Kasım yaklaşıyor.
Son 7 seneyi hatırlıyorum
Son yedi tane Kasım'ı çok net hatırlıyorum.
Geriye dönüp tüm Kasım'ları bulacağım.

Hepsi mi hakikaten böyle korkutucuydu yok hatırladıklarımdan mı ibaret olay.

Ekim bugün bitti.

Her ay geldi derken ilk on gün içerisinde bitiyor.

21 Kasım'da Riva 10K gördüm bugün.

Bir arkadaşım ananesini kaybediyor ?

Üzülecek misin benim kadar diyince?

Ben senin kadar duygusal mıyım acaba bilmiyorum henüz dedi?

Tuhaf düşler görüyorum, uyurken değil uyanıkken, kumsalın üstüne kuşlar inip inip öbekler halinde duruyorlar, güneş kırmızıdan siyaha dönüyor, bir dal kopuyor, kıpkırmızı bir hayalete dönüşüyor.

Aralık...Kusmuk Aralık.

Dedem aralık ananem mayıs

insan ayını belirleyebilse ufak bir pazarlıkla

hani son bi mayıs daha dur ne olur son bi mayıs şunun şurasında haziran'a ne kaldı gibilerinden. Kasım'ı seçerdim.

Sunday, October 10, 2010

3


Babam, deli babam, arabadan indim ne hortumu bıraktı ne başka birşey. O saniye charliston yapmaya bile başlayabilirdi .



Annem, gene en fazla tebessümü olan bir resim ve yere bakan annem.


Dayım annem babam. Aile diye kalan tek şey geriye. Sanki fotoğrafın sağında ananem solunda dedem var da kadraja sığımamış.



Riva Yarı maratonu 18.5 K sırası yerdeki kız çekmiş, Emin sağolsun bulup yollamış.

Bi hayli de merak içersindeydim neye benzediğini koşarken.

Bir sonraki koşum nerede ne zaman hiç bir fikrim yok.

Tuesday, October 05, 2010

Urgelblut

Sunday, October 03, 2010

????



9.70 K ???????
54 dakka
ataköy
yemyeşil
asfalt
güneş yağmur
bu da güzel