Sunday, November 29, 2009

kişisel ve saatsel notlar

tam 2,5 aydır 2 kutu antibiotike bana mısın demeyen sıfır ateşli göğüs ve boğaz ağrısı sanki beni bilerek, önce 29 ekim tatil tarihinde tekrarlamış ama bende onu hastane kapalı ama intermed açık al sana diye akciğer röntgeni ile dışarı şutlamış..

..şimdi o da al sana al diye beni bayram evveli Azkaban Tutsağı gibi yakalamış bayramın kapalı doktorsuz günlerinde inletmeye devam etmiş gün aşırı alkolle susturmuş olsam da

göğsüm ağrıyor ağrıdıkça korkuyor korkçukça kendimi bırakıyor bıraktıkça bana birşey olmadı işteyii yaşıyor normale döndükçe gene geri geliyor ve olimpiyatın halkaları gibi iç içe geçmişlik içersinde dönüp duruyorum

eskiden hasta oldum dedim mi ateşim 39u şaşmaz vurur, annem ilaçları basar teyzem kıçıma fitili sokar hiç istemediğim sirke suyuna batırılmış havlu alnıma yerleşir yatakta inler ve 4 gün sonra ayaklanırdım.

sanki dünya bana inat bir değişim süreci geçiriyor.

sakini untmuş iç sesimi kaybetmişben bazı geceler bir şükür etme duasına yatıyorum kafamı toparlayıp yaşadığım için ailemi sevdiğim ve hala tutunabildiğim için esasında hayatımda hiçbirşeyin ama hiçbirşeyin kötü olmadığını kendime anlatmak için şükür duasına yatıyorum ama daha 2.cümlemden evvel herşey bozuluyor kendimi kaybediyor panikliyor sonra kendini cezalandıracaksın şimdi kafanın içinde yüksek sesle tekrarlayacksın diye caklıyorum ama onu da başaramıyorum

(ne acaip bir de kafamızın içindeki sesin şiddetini ayarlayabildiğimizi keşfettim şu an)

aa evet sessizce bağırabiliyorum

......

o haaaa

hatta .... haykırabiliyorum

inanılmaz şiddtle sessizce bağırabiliyorum

kurban bayramı bitiyor yarın

salı sabahı gene iş araya bi doktor sıkıştırmacası
perşembe anne bodrumdan kafasını dinlemiş paklamış dinlenmiş bir şekilde dönüyor
ben emre tayfun emin sturm graz maçına gidiyor

ve aaaa bi de tabi Telaş Ay gelmiş bir telaş bu telaş bir bakmışsın geçip gidivermiş Aralık gelmiş pardon geçmiş

1- koskoca bir ipod listesi yapıp yeni şarkıları nefes almalı ve onlardan güç almalıyım

2- 7 mart 20K koşusuna sanki 20 yıldır koşmamış vücudumu toparlayıp hazırlamaya başlamalıyım

3- kendime sözümü tutup hikmetle şu röportaj olayına başlasam e fena olmaz

4- apple crumble sayıklıyorum aylardır

5- nezoşuma ve muzoşuma gitmek istiyorum

6- bir köpek alsam mı artıkı bin kere daha düşünmek

7- motorumu bakıma almak ufaktan ufaktan

8- ormana gitmek koşmak nefesime bakmak

9- tm yapamadıklarımı dokuz kere daha yazmak neden yapamadığıma da hayıflanmadan bi daha yazmak istiyorum

siktiret gibilerinden

olursa olurlardan

Saturday, November 28, 2009

bitti sanırım

sanıyorum bittin
sanıyorum gittin
bi daha şaşırtmadan hem sağlığımı hem ruhumun içine edip gittin.

3-4 bardak şaraba teslim olup kendi kendime söz vermişken kasımda yazmayacağım diye yazıverdim işte 3 gün kala

dümeni kaybetmiş kaptan gibi tam 8 aydır ne yazdıklarım beni ne de ben yazdıklarımı anlatabiliyorum

bugün babamla (ki geçen sene hala bugüm hastanedeydik) gene biraz gergin ve gene biraz dingin dışardaydık. anne bodrumda kafasını dinlerken mandalina almak istedi mandalina şekerli sen şeker hastasısın deyince sensin hasta git raporlarıma bak ne hastası diye bağırıverdi ve sanıyorum ağırına da gidiverdi ve sanıyorum içim de gidiverdi.

sanıyorum gene sanıyorum tam 10 sene sonra ilk defa kiss me kiss me kiss me kiss me albümünü ilk defa koydum ve the kiss çalıyor.


değişken ruh ve sağlık hallerimin ne kadar beni yiyip bitirdiğini gösteren bir aygıt olsaydı ve o bitme skalasına gözüm gidiverseydi acaba durup orada artık normal bir şekilde nefes almaya başlarmıydım.

uyurken uyuyamıyorum
nefes alırken bazen acaba daha sakin ve daha normal tempolu nefes alabilirmiyim diye übunglar yapmaya başladığımda temponun şiddetle artmasını dinliyorum

eskiden ama çooook eskiden dapdar deri bir diesel pantalonum deri bir kemerim lepoar desenli bir gömleğim ve harley bootlarım ile sokaklarda yürürken ben biri gelse

duracaksın sen
duracaksın koca bir geminin durduğu gibi bir limanda
sığınacaksın köşe bucak
ve sonra bi daha süt liman olsa dahi
çıkamayacaksın deseydi

eskiden
çok enfes sigara içerdim
çooook enfes yağmuru suratıma yerdim

1 gece sadece bir gece öyle sessiz sakin karanlık bir gece elimde sigaram ile ıslanıp yürüsem

sadece kendim için yürüsem

ne olur bilmiyorum

bir arkadaşım eşinin doğum gününe hulyo iglesyası getirmisti

işte öyle sadece 1 gece odama robert smith i getirebilsem
...for how much stronger can I howl into this wind..

Thursday, November 12, 2009

babam

koltukta oturuyo
uyuya ben ona bakıyorum
o uyuyor

Monday, November 09, 2009

1 SENE

Max Richter çalıyor ilk defa şansa ilk tanışmam on the nature of the daylight şarkının adı ve Blue Notebooks albümünden.

Kendimi bu şarkı çalarken üsküdar vapurundan gözü yaşlı ama kuvvetli ama üzgün ama inanarak beşiktaşa atladığımı oradan vespamla kasksız 10 kasım soğunu hissetmeden arnavutköy'e giderken görüyorum.

Hiçbirşey düşünmeden defalarca tekrar tekrar gülerek koşarak kaskımla sevgilimle yüzlerce kez geçtiğim beşiktaş çırağan ortaköy arnavutköy ikitekerimin altında yok okuluyor

Kliseye geliyorum kapalı. Nasıl olur? Her gün bu saatte açan klise bu sefer kapalı...

Zili çalıyorum, umutsuzluğa kapılmışken zangoç geliyor, ne istersin? girmeliyim, olmaz, niye bu klise sihirli klise hep açıktı bu sabahta, artık kimse gelmez oldu sabahları, akşamüstü bir de hafta sonları, hayır aç, girmeliyim, onemli, olmaz sadece ayazmaya sokabilirim, olur hadi, gel...

ayazmaya giriyorum küçüçük o odaya duvarlarına dokunuyorum dua edip çıkıyorum

doğru akıntı burnuna, babamın çocukluğunun geçtiği, defalarca oturup yere, boğazdan geçen gemilerin makina dairesini hayal ettiğim akıntı burnu...

şimdi o akıntı akıp gideli 1 sene oldu

1 sene evvel babam bizi bırakmadı bugün

1 sene evvel babam bize biz ona tutunduk bugün

1 sene geçti herşey aynı ben hariç

zangoç aynı, yol aynı, vespam aynı.

sakinlik şu an çok iyi.

Sunday, November 01, 2009

kasım

tam 1 sene rüzgar güneş dalga sonrası tekrar kasım geldi. en korktuğum ay olmakla beraber en çaba göstereceğim ay da olacak. Çabuk geçsin çabuk bitsin.

Annem babam haftaya aynı geçen sene olduğu gibi dönüyorlar.

Sanıyorum 2 ay koskocaman 2 ay koşusuz geçti.

Hayatım atlı karıncanın alası.