Monday, August 08, 2005

İkiteker üzerinde İstanbul’u yaşamak

Kafayi kullan
Scooter kullan

Bant dergisi (Ağustos) yazım'dan...


..."Tophane’den Cihangir’e veya Galatasaray’a çıkarken kaldırımda oturan ciğercilerin meraklı bakışlarını, “artık o devir bitti benim çocukluğumda vardı” dediğiniz sokak arası futbolun, evlerin kapılarının kale yapıldığı, Galata Kulesi’nin neredeyse her ara sokağında dizlerinin asfaltta şiştiği çocukları, Pierre Loti’nin köşesinde Fatih’ten gelmiş “acaba benden alır mı?” diyen meraklı gözlerle size baktığı kolye satan ufak kızları, Arnavutköy-Bebek hattında birbirine karışmış gibi duran onlarca oltanın yanından geçerken sizinle aynı seviyede uçan martıları; Hisarüstü’nün araba giremez sokaklarında erguvanların burnunuzda patlamasını, Balat’ta camlarının önlerine dizdikleri dört beş saksıyı manzaraları yapan kadınların meraklı bakışlarını, Ortaköy meydanının sabah ıslak bir şekilde kurumayı ve çaylarını içmeye gelecek olanları beklemesini, Fatih’in İtfaye semtinde yerlerde satılan veya ağaçlara asılmış paçaları, kelleri, Sultanahmet’in aralarında sıcaktan kendilerini halıların üzerinde uyumaya bırakmış hammalları görebilir, hissedebilirsiniz. Bu şehirin sahip olduğu belki de en güzel boğaz görüntüsüne tanık olduğum Sultan II. Ahmed zamanından kalma Cihangir Camii’sinin bahçesini gene scooter’ımın üzerinde keşfettim. Aynı, Balat’da bulunan Surp Hiresdagabed Ermeni Kilisesi’nde yaşadığım Fesleğen Günü’nü keşfettiğim, ya da kafamı kaldırıp defalarca ortasında döndüğüm Galata’daki Doğan Apartmanı gibi.