Saturday, June 19, 2010



Yarın babalar günü. Haftaya doğumgünü. Haftaya sarılmacalar koklamalar dayımla konuşmacalar günü. O gün, çok sıcak, ensemden giren sıcak bacaklarımdan omuzuma üstümdeki herşeyi yapıştırdı. 3-4 adam sıcaktan yerde bayılmış iki tanesi uyukluyor iki tanesi sigara içiyor uzakta taşın arasında bir kafa bir kalkıp bir iniyor kolları birbirine bağlı bir şekilde bana bakıp duruyordu. Hiç o kadar sıcakta gitmemiştim. Ya sıcaktan ya zamanın bu kadar geçip gitmiş olmasından ve sanki hiç bir gün an geçmemiş gibi gene orada olmaktan ne yapacağımı şaşırdım. Otları mı koparsam mermeri mi silsem dayanıp bakakalıp düşünüp dursam mı bilemedim bir süre. Ne doğru dürüst temizleyebildim ne de yıkayabildim. Sıcak sanki git daha durma fena çarpacağım dercesine geri itiyordu. Gittim, geriye itip masamdan kendimi motoruma binip gittim, parkedip yukarı çıkıp üstümü çıkarıp bir sigara yakıp oturdum, kazımaya başlamadan "ne olacak bu işin sonu mu, yani demek istiyorsun ? otur bakalım" oturdum 15 dakika sürdü, bir hayli de acıdı ama bir hayli de acıması çok hoşuma gitti. Eskiden neler hoşuma gidiyordu en basitinden? Yere oturmuş Ahmet ile 4 saat 5 saat dinlediğimiz şarkılardaki gitarları keşfetmek sıcak biraları umursamadan bitirmek, vurmasa da gelmese de saatlerce dalganın üstünde oltayı tutarken şehre bakmak, annemle konuşmadan dakikalarca kucağında sırtımı kaşıtmak, çok basit şeyler hoşuma giderdi. Çok basit şeyler çok hoşuma giderdi. Şimdi herşey nefesimi tutup havuzun bi ucundan diğerine acaba gidebilir miyim diye daldığımdaki gibi. Ne suyu ne soğukluğunu ne kalan mesafeyi biliyorum, ne etrafımdaki kolları bacakları, sağıma soluma atlayanları görüyorum, gözlerim kapalı itiyorum kendimi dipten gider gibi, beynim korku dolu açacağım zaman gözelerimi "ya varamadıysam" "ya daha da gitmem gerekir ama yukarı çıkarsam ya yukarı nefessiz çıkarsam.

Dipten gözlerim kapalı gidiyorum bu günleri. Dedemin gözleri sanki neredeyse kapalı belliki ağzından bir iki kelime ile şarkıya sesleniyor, annem belki de ilk dansı ve gene hep gülmeyen yüzü daha o yaşta, dedemin elini tutmuş, dedemse şahaser tutmuş annemi, şahser dedem şahaser elleri.

Hava çok sıcak. Üstüm çıplak. Vespa'nın rüzgarını sayıklıyorum şu an. Ruhum sanki bitkiler gibi.