Sunday, October 14, 2012

Akşam uzun bir rüya gördüm, garip, sanki kutulardan odaları odaların içinde kutulardan koltukları dolapları olan Tim Burton evi. Dedem dayım ananem ömer teyzem zühat herkes o evdeydi. Annemi yanıma çektim şimdi konuş işte, şimdi bak dedem tekrar yaşarken benle babamla evle ilgileneceğine dedemle konuş otur onunla içki iç dedim. Bakıştık. Dedem kutudan yapılmış bir tiyatro sahnesinin içinden bize komiklik yaparken perdeler arasında sıkışıyor...gülüyoruz. Bu satırları yazarken sanki geri çekilen dalga gibi rüya eriyor beynimden çok daha uzun gördüğüm şeyleri hatırlamamaya başlıyorum. Bir film olsaydı, bir adam, sevdiğini rüyalarına çağırıp geceleri buluşsaydı. Gündüz rüyaya hazırlık, büyük bir heyecanla rüyasına yatsaydı her akşam. Gece üstüne gece, zamnala gündüzü de rüya gibi yaşamaya başlayan bir adam. Kahveyi koymak için mutfağa gittiğimde ne bu satırları yazmak ne rüya aklımdayen gene oldu. Telefonu aldım elime, ananemi bir aramak için, sonra yerine koydum.