Tuesday, November 16, 2010

Escape

Ayaklarım üşüyor
Kalbim ufak ufak sesini belli ediyor.
Sevdiklerim... hepsinde binlerce yol uzağım.
tek istediğim bir araba bir radyo
Radyo da ne çalarsa çalsın
Yol uzak olsun
Uzak
Uzak yol
Hep, yolun kenarlarından çok, arkasına baktığım o uzak yollar
O gün batışları
O yorgun gözlerle hala bulmaya çalıştığım uzaklar
Kaç ay oldu koşmayalı?
Bir sandalye
Mutsuz bir sandalye
Saatler süren mutsuz karıncalanma
Karınca kararınca
Bir avlu bir sokak
Bir gölge

Bir ben var içimde
Aylardır sarhoş olmadı
Aylardır dans etmedi aylardır eli kolu havada haykırmadı
Ah o sonunun bittiğini bildiğimi anlar
Ah o çok mutlu hissettiğim ama hissettiğim anda son durak diye bağıran şöför gibi beynimin arkasından inen o mutlu anlar
Yerini sanki çuval çuval
üstüme yığılmış binlerce çuval kum çuval kum kum kum çuval gibi gelen kalan yorgunluk.

Kaç seneden beri yorgunum ?

hakikaten kaç seneden beri yorrgunum?

Buranın ilk yazısı ne ?

Gerçekten ne bilmiyorum ve ne kadar yorgundum bilmiyorum ama Londra'nın sokaklarından bir iki resim olduğunu biliyorum ilk düşümlerde ve o sokaklarda yürüyen benin ben olmadığını da çok iyi biliyorum.

Bir yazı okudum 14 sene evvelinden bu akşamüstü, ve hala aklım şaşırmış 14 sene sonra aynı ben ile aynı yazıyı okuduğum aklım şaşırmış duruyorum.

In the deepest ocean
The bottom of the sea
Your eyes
They turn me
Why should i stay here?
Why should i stay?
I'd be crazy not to follow
Follow where you lead

Your eyes
They turn me
Turn me on to phantoms
I follow to the edge of the earth
And fall off
Yeah, everybody leaves
If they get the chance
And this is my chance
I get eaten by the worms
And weird fishes
Picked over by the worms
And weird fishes
Weird fishes
Weird fishes

I hit the bottom
Hit the bottom and escape
I hit the bottom
Hit the bottom to escape
Escape