Wednesday, March 10, 2010

1968


Babam 33 yaşında. Ben şimdi 38 yaşındayım. Annem 21 yaşında ve niye heyecanla kürdanları tutuyor? Niye babama bakmıyor? Boynundaki altını kim vermiş? Babam annemin omuzunu heyecandan mı tutmamış? Külünü bir türlü bu yüzden mi silkememiş? Annemin babama kayık omuzu "olsun bak seninim yaklaşamasam da sana bakamasam da seninim" mi?

annem bu kadar hafif bir gömlek giymişken neden babam balıkçı ve ceket? Terlemiyor mu ? Annemi o saniye isterken dişleriyle gülerken heyecandan terlemiyor mu?

Kaçıncı bardak rakısı babamın?

Cama kim yazmış "canım" diye?

Arkadaki kadın neden bu kadar mutsuz ve suratı masaya bimparça bakıyor acaba kocasıyla mı konuşmuyorlar yoksa karşısında bir ayrılık mı oturuyor?

Kızarmış ekmekler yenmemiş, üzümlerden sadece 3 tane kalmış.

Restoranın adının Ancelo olduğunu biliyorum. Başka birşey bilmiyorum...Ha bir de şimdi bu resmin üzerine abim doğmuş ben doğmuşum ben babamdan büyük bu resme bakıyorum. 41 sene geçmiş.

41 sene sonra elimde bu resim babamda beni annemde beni görüyorum ama başka hiçbirşey göremiyorum. Orada olup o tuzlukla o ceket ile annem ile babam ile yanayana karşılarında sessizce oturup dinlemek istiyorum. ve sonra geçmiş olan her seneyi ve her anı onlardan dinlemek istiyorum

Ama soramıyorum sanki hiç duymak istemeyeceğim şeyleri duyacağım diye ya da duyup dönüp kendime bakıp kızacağım diye sormak istemiyorum.

keşke sorsaydım da gelecek onu da biliyorum. Ama sormuyorum.

Tüm bunların yerine sabah kızgın çöpçülerin suratına merhaba diyorum, açılan kepenklere hoşbulduk, Vespam ile girdiğim çukura sana ne oldu böyle diyorum. Ağaçlara az kaldı dayanın, park etmiş sıralı arabalara oh olsun size çekiyorum, içtiğim kahveye şarkı söyleyip, aynada sakalıma sarılıp, kalemime dokunup, kendimle sanki bir çölün ortasında kumdan ottan daldan bir şehir kurarmış gibi eften püften boktan soktan şeylerle konuşup duruyorum, bazen bir poster ile dakikalarca bazen balkondan uzanıp giden gemiyle dakikalarca, bazen sesli bazen sessiz bazen içten bazen yalandan bazen ağlak bazen kahkah bazen sabah bazen akşam bazen bazen bazen daima konuşup duruyorum.

Dün evi ve eşyalarımı kolilerken yıllardır benle gelen superhero'larımı da koliledim, uzaylı saatimi de, kurmalı teneke polis arabamı da...

Hepsi bana göz kırpıyordu, "nereye gidiyoruz lan gene" diye