Friday, March 26, 2010

Ofisteyim ve saat 6:22
ve Çakma seven elevenden J&B aldım içiyorum şuursuzca. Şuursuzca derken ne miktarı ne de keyfi. İçiyorum sakinleşmek için sert günün sonunda. 80. kez aynı şarkı aynı yerde pes etmeden çalıyor.

İsrail aklımda. Greyhound otobüsü aklımda, Viyana'daki o son durak tren istasyonu ve durakta hiçbirşeyin olmaması volta atıp atıp trenin gelmesini beklerken tek eğlencemin elektrik direği olması, Ahmet ile Bodrum Torba kavşağı Peter Murphy'de yere çöküşümüz, çökerken sarılmamız,Milano konseri, Forest yemyeşil sahne hiçbir zaman aklımdan çıkmayacak, Oasis konseri, havada elden ele yatarak dolaşan ben, Sheffield 2000.

Lafayette...ah lafayette. Buz gibi soğukta o buzzzz gibi soğukta yalnızlığım. kapının önünde paketleri bitirdiğim jim beam içtiğim Lafayette.

Canım çok sıkkın ve amına koduğumun bloğuna daha tek satır yazmak istemiyorum. Başladım ve daha fazla yazmak istemiyorum.