Wednesday, March 03, 2010

Sabah 6 30 da uyandım. Erken uyanıp 5-10 dakka nefes alabilmek güzel. Güne başlarken yağan düşünceleri iştimalamak, istemediklerini itmeye çalışmak itemediklerine cesaret vermek güzel oluyor.

Man's health dergisinin de yazdığı gibi peanut butter ve reçelli ekmeğimi yedim.

Her sabah "bugün traş olsanı lan"'ı "yok lan gittikçe daha güzel yakışıyor"la da savuşturup, 10 günü kalmış sokaklarda motoruma bindim.

Galata - Galatea

Sevmek ile sevilmemek arasında kaldı benim için. Ya da bu güzel bir semt bana iyi gelmedi ben de ona iyi gelmedim, birbirimizi anlayışla terk edeceğiz.

Galata'yı biraz büyütüp Karaköy-Haliç-Asmalı-Galata çizdiğimde ise hayran olduğum kalp çıkıyor karşıma. Okulumdan dedeme haliç kıyısından karaköy vapurlarına.

Belki de bir yere bağlı kalmayıp her 3 senede bir semt değiştirmem tam bana göre. Sanki terk ettiğim her semti arkamda bırakırken endişelerimi de bırakıyorum.

Motora atladım, beni üzmeyen ama yaşlandıça aksıran tiksiren hiç bir zaman yenisiyle değiştirmeyeceğim üzerinde 25,000 KM mark'ı vurmuş olduğum vespam.

Doğum günü yemeği iptal edilecek, 2 kişiye sms attın bile, aman diğerlerini unutma, bugünün uğrak semtlerinde Sultanahmet-Taksim-Yıldız şimdilik kesinleşenler.

Bugün 4 Mart.

Bugün böyle.

Yarın kendime bir solo Martini Bianco ısmarlayacağım öğlen, kaç sene oldu içmeyeli, üç beş?

Cumartesi herşey güzel olaca, cumartesiyi sakince bırakıp (?), pazar koşacağım.

Pazar koşacağım.

"It's not just blues
It's a sea in the surface too"
It's a purpose